Sürdürülebilirlik: Yarın Değil Bugün!
“Bilinçli kapitalizme duyulan ihtiyaç hiç bu kadar acil bir şekilde hissedilmemişti.”
- Jagdish N. Sheth
İnsanlık tarihine bakıldığında savaşların, afetlerin, ekonomik krizlerin ve pandemilerin dünya çapında büyük davranış değişikliklerine yol açtığı bilinmektedir. COVID-19 Pandemisi de günümüz dünyasının gerçeklerinin değişmesine sebep oldu. Hatırlayacağınız üzere, pandemi başında ülkelerin sınırlarını kapatması, ithalat ve ihracatın durma noktasına gelmesi ve bu sebeplerle tedarik zincirinde ve ticarette yaşanan aksamalar; var olan kaynağın sınırlılığını adeta gözler önüne sermişti. Bugün gelinen noktada ise, küresel ekonomik büyümenin yavaşlamaya başlaması ve enerji maliyetlerinin artması; fiyatların artmasına yol açarak hem işletmelerin ayakta kalmakta zorlanmalarına hem de tüketicilerin satın alma güçlerinin azalmasına sebep oluyor. Ne yazık ki piyasalarda yaşanan bu kutuplaşma, dünya genelinde düşük gelir grubundaki nüfusun her geçen gün artmasına, bir diğer deyişle, gelir adaletsizliğindeki artış; orta sınıfın kaybolmaya başlamasına, düşük gelirli sınıfın ise çoğunluğu oluşturmasına sebep oluyor. Dolayısıyla da sınırlı üretimi sınırlı tüketim takip ederken ticarete yeni bir pencereden bakılması şart.
Bilinçli tüketici sayısındaki artış tüketim çağının eski popülaritesini yitirmesinde etkili olmakla birlikte, Y ve Z kuşağının çevre sorunlarına karşı duyarlı oldukları ve çalışanlar olarak iş dünyasında geniş bir kesimi oluşturmaya başladıkları da bilinen bir gerçek. Bu gerçekler, insanların dünyaya bakışını değiştirerek üretim ve tüketimde daha sorumlu davranmalarına yol açıyor. Bununla paralel olarak, markaların, kurumsal sosyal aktivizmi benimseyerek geri dönüştürülmüş, yenilenmiş ürünler üretmeye başladıklarını; sürdürülebilirliğin ürün geliştirmenin ana itici gücü haline geldiğini görmeye başladık. Ayrıca, dünyada ikinci el pazarına talepte de ciddi bir artış yaşanıyor. Haliyle tüm bunlar döngüsel ekonomiye de katkıda bulunuyor. Özetle hem hedef kitle hem de sürdürülebilirlik açısından bu pazarın daha da büyüyeceği aşikâr.
Öyleyse sürdürülebilir çözümleri standart hâline getirmenin zamanı geldi!
Sürdürülebilirlik çok kapsamlı bir konu ve bunu pazarlama planına nasıl dahil edeceğinizi belirlemeniz çok kolay değil. Fakat sürdürülebilirlikle ilgili çalışmaların, mesajlarınızı güncellemekten ve uzun süreli hedefler belirlemekten ibaret kalmaması gerektiğini anlamalı ve hemen bugünden itibaren somut adımlar atmalısınız. Çünkü:
- İnsanlar: Müşterileri olmadan hiçbir işletmenin geleceği yoktur.
- Gezegen: Yaşanamayan bir gezegende hiçbir işletme gelişemez.
- Kâr: İş, insanlara ve gezegene zarar vermek yerine onlara yardım ederek ve onları iyileştirerek kârlı hale gelebilir.
Hizmet ve ürünleri sürdürülebilir şekilde sunmanın zamanı geldi; iyi de nasıl?
Bu anlamda Think with Google markaların neler yapabilecekleri konusunda şunları önermektedir:
- Şeffaf olun: Sürdürülebilirlik için ne kadar çaba harcadığınızı gösterin. Mümkünse, sürdürülebilirlik çabalarınızı yıllık olarak raporlayın ve yayınlayın. Çoğu küresel şirket artık finansal sonuçlarının yanı sıra çevresel ve çeşitlilik girişimlerini de kapsayan sürdürülebilirlik raporları yayınlıyor.
- Değerlerinize bağlı kalın: Tüm sürdürülebilirlik konularına aynı anda bağlanmak zorunda değilsiniz. Markanız için en önemli ve uygun olan bir sürdürülebilirlik alanı seçin ve bunun savunucusu olun. Örneğin Türkiye’de tüketicilerin en çok önem verdiğini belirttiği alan “Ağaçlandırma ve Ormanların Korunması” ve ikinci sırada gelen konu ise “Su Tasarrufu”.
- İlerlemenizi müşterilerinizle paylaşın: Mükemmel olmak zorunda değilsiniz,
ancak değişim yolunda olduğunuzu belirtmeniz ve attığınız adımları paylaşmanız
önemli. Gerçekleştirdiğiniz değişiklikleri paylaşmak için çeşitli platformlardan
faydalanabilirsiniz; sürdürülebilirlik konusunda müşterilerinizle bağlantı kurmak
için ürünlerinizi, pazarlama iletişiminizi, online ve fiziksel mağazalarınızı
kullanın.
Yorumlar
Yorum Gönder